Bu videomda sizlere Bilimsel dayanağı zayıf da olsa insanlığın kadim çağlardan beri varlığına inandığı Agartha bir başka adıyla Oyuk Dünya Teorisini anlattım iyi seyirler




Öncelikle Merhaba arkadaşlar bu yazımda sizlere Dünyanın içinde bir dünya olduğunu iddia eden merkezinde kendine ait nehirleri irmaklari hatta güneşi olduğu düşünülen Oyuk Dünya teorisini yani mitsel adıyla agarthayı anlatacağım

Tarihin belirli donemlerinde Budist rahiplerden kızılderililere sumerlilerden adolf hitlerine kadar oyuk dünya yani agarthayı arama veya efsanelerinde geçirmekte olduklarını görmekteyiz her ne kadar bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da çeşitli pilotların oyuk dunya gozlemlerini Adolf Hitler'in burayı bulma calişmalarini videonun ilerleyen yerlerinde bahsederiz
ilk önce agarthanın mitlerde ,efsanelerde ve çeşitli dinlerde nasıl geçtiğinden bahsedicek olursak

Dünyada bulunan çoğu dinde ve mitsel yazilarda yani
Antik Mısır Hiyeroglifleri, Sümer Tabletleri, Gılgamış Destanı, Çin Kaynakları, Babil Yazıtları, Tibet Belgeleri gibi çoğu duyduğumuz kaynaklarda hep dünya içinde başka bir dünyadan bahsetmektedir
Semavi dinlerde yer altında bir kavmin olduğunu bunların islamda Yecüc Mecüc Tevrat ve İncil’de gok olarak karşımıza çıktığını gormekteyiz özellikle budizm ve hinduizmde bu inanışın daha fazla olduğunu agartha olarak isimlendirdikleri bilinmektedir bu yer altında yaşayan ırkın özellikle himalaya dağlarının altındaki geniş ve çok büyük mağaralarda yaşadığına inanılır Efsaneye göre çok uzun zaman önce uzaysal kökenli gelişmiş bir ırk, Himalaya dağlarının altından sonsuz mağaralar ülkesine, yani konumuz olan Dünya’nın içi denilen bölgeye yerleştiler. Hatta birçok teoriye göre zaman zaman görülen, iddia edilen UFO’lar, yani dünya dışı varlıklar uzaydan değil buradan gelmekteydi. Her ne kadar uçuk bir inanış olsa da destekler nitelikte olduğu düşünülen çok fazla iddia bulunmaktadır
Başta bahsedildiğinde size saçma geliyor olabilir ama bu teori o kadar popülerdi ki 1800 lerde julverni etkileyip kitap yazmaya çeşitli bilim kurgu filmlerine konu olmaya hak kazanmıştır. Öncelikle bu teorinin nasıl ortaya atıldığını incelediğimizde John Cleves isimli araştırmacı karşımıza cikmaktadir.

1780 yılında doğup, 1829 yılında vefat eden Cleves bu olayı hayatı boyunca araştırmış ve hatta fazlasını yaşamış olmalı ki 1818 yılında önemli onlarca lidere şu mesajı yollamıştı…

Yeryüzünün içinin yaşanılır olduğunu beyan ediyorum. İç içe bir çok katı küreden meydana gelen kutuplardan girişi olan bir yerden bahsediyorum gerçek olduğunu ispat etmeye hazırım. Dünya bana yardım ederse yeryüzünün içini keşfetmek için hayatımı adamaya hazırım.”

Bu mesaj tabi ki hiç bir lider tarafindan ilgi görmedi claves amacına ulaşamadı ve bu teori rafa kaldırıldı ta ki adolf Hitler'e kadar

Adolf Hitler’in bu mektuplar dikkatini çekmiş olacak ki, bu konu üzerine giderek Oyuk Dünya teorisini araştırmak için bir ekip hazırlatır.

Herbert vayligut önderliğindeki bu ekip Nazi ırkının kökenlerini aramak için Tibet’e gider. Albay gezi dönüşünde Oyuk Dünya hakkında Tibetli rahiplerden bilgiler alır. Bilgileri Nazilerin önde gelen devlet adamlarından Himmler’e aktarır.
Bilgilere göre Oyuk Dünya’nın girişlerinden bir tanesi kutuplardadır. Himmler, Adolf Hitler’den acil şekilde toplantı talep eder. Ve calışmalar başlar

1939 yılında Naziler 3 denizaltı ve 5 gemiden oluşan bir keşif birliğini kutuplara gönderir, birlik bölgenin detaylı haritasını çıkartır ve Oyuk Dünya’nın giriş noktası tespit edilir.
Tarihler 1940’ı gösterdiğinde Adolf Hitler, Oyuk Dünya’nın girişinde bir üs kurulmasını emreder ve bu teori hakkinda çalışmalar hız kazanır
Almanlar ikinci dünya savaşını kaybettiğinde berline giren müttefik devletleri çok şaşırtan belgeler ele geçirilir yaklaşık 2000 kadar özel kuvvetler, jeologlar, doktorlar, fizikçiler, kimyacılar, biyologlar, medyumlar ve mühendislerden oluşan toplam 4300 kişilik bir birliğin Almanların kutuplardaki gizli üssünde konuşlandığını görürler.
Müttefik devletler Nazilerin hala bir B planı olduğu hissine kapılır belirli bir süre geçtikten sonra daha önce görülmemış bir harita bulunur bu harita antartika da yer altına doğru inen su yollarında agartha isimli yeni bir yerin haritasını göstermektedir
Amerika buraya harekat duzenlemeye karar verir
Amerikan Deniz Kuvvetleri 26 Ağustos 1946’da Operasyon Highjump’ı başlatır. Operasyon başarısızlıkla sonuçlanır Askerlerin aktardıklarına göre bu filo disk benzeri uçan dairelerin saldırısına uğrar bu askerlere deli gözüyle bakılır resmi açıklama olarak çok fazla doğa olayı görüldüğünü hava şartlarından dolayı iptal edildiği belirtilir. Bir çok araştırmacı Hitlerin ölmediğini gizli Bir şekilde antartikadaki üsten agarthaya geçerek hayatını devam ettirdiğini düşünmektedir.
Bir başka açıdan bakacak olursak 1947 yilinda kuzey kutbuna sefer duzenleyen bir pilotun aktardıkları bir hayli çarpıcıdır.
Bu seyahatinde agarthayı gördüğünü iddia eden Amiral Richard börth 19 Şubat 1947 günü kuzey kutbuna gitmek için görev alır uçağının arzalanmasıyla iniş yapmak zorunda kalan amiral
buz dağlarının çevrelediği bir bölgeye iniş yapar. Bu yerde 23 santigrat derece civarında bir hava ile karşılaşır oysa bulunduğu konum itibariyle havanın eksi derecelerde olması gerekmektedir
Bölgeyi inceleyen amiral daha önce görmediği sıradağların olduğunu yemyeşil ovalardan büyük irmaklar geçtiğini ifade eder ayrıca bu bölgede mamut ve dinazor gibi nesli tükenmiş hayvanlar ile de karşılaşır. Uçağında ki arızayı giderip geri dönen amiral bildiklerini anlatır bu anlattıkları amirale deli gözüyle bakılmasını sağlar yillar sonra amiralin günlüğü incelendiğinde kaza sonrasi yer altında yaşayan varliklar tarafindan karşılandığı ve amirale yardım ettiği gibi ibareler geçmektedir her ne kadar çok çarpıcı olsa da bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.

Yakın tarihe geldiğimizde 29 Eylül 1981 tarihinde Rusyanın Azerbaycan da ki delgi deneylerinde 10 km lik kazı çalışmasının sonuçları bir hayli ilginçtir. Kazi çalışmalarında dünyanın çekirdeğine yakinlaşildigindan dolayı sıcaklığın artmasi beklenirken aksine yaşama elverişli bir şekilde 20-30 santigrat derece olduğu gozlemlenmiştir bu da oyuk dünya teorisini destekleyenlerin kanıt olarak sunabileceği bir içerik haline gelmiştir.

Birçok araştırmacı ve bilimkurgu yazarına göre şehirler yer altında birbirine bağlanmış ve bu bağlantılar agarthaya giden ana kapıya ulaşmayı sağlayan bir yoldur. Bu girişlerin o şehrin önemli yapılarının altinda olduğunu belirten araştirmacilar mesela Mısır'da sfenksin altinda Fransa'da eyfel kulesinin altinda gibi ornekler vererek açiklamaktadirlar hatta İstanbul'da keşfedilen yer alti tunellerinden birinin Ayasofya ile bağlantısı olduğunu buradan yapılan girişle de agarthaya ulaşılabileceği gibi kanitlanamayan sadece sözde bulunan iddialar bulunmaktadır
Her ne kadar günümüzde kanıtlanmamış olsa da bir hayli ilgi çekici olan bu teori ileriki zamanlarda kutuplarda yapılan araştırmalar ile var olup olmayacağı kanıtlanacaktır ileri ki videolarda görüşmek üzere



«
Previous
Sonraki Kayıt
»
Next
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok

Leave a Reply

Perform

Cat-5

Cat-6