Madde… İlk
Defa İlkokulda Tanıştık Onunla. Katı, Sıvı ve Gaz şeklinde 3 halinin olduğunu
söylediler. Fakat Liseye gelince fark edildi ki aslında 3 hali değil 6 halinin
olabileceği açık artık
Yeni özelliklere ve teorilere göre Katı, Sıvı , Gaz ,
Plazma, Bose Einstein Yoğunlaşması ve Nötron
Dejeneje Maddesi şeklindedir. İsterseniz Son ikisine başka bir videoda
değiniriz. Neyse biz konumuza dönelim.
Bugünkü konumuz Antimadde,
bilim kurgu eserlerinin vazgeçilmezlerinden birisidir. Örneğin Melekler ve Şeytanlar
isimli kitap ve sonradan gelen film uyarlamasında Profesör Langdon, Vatikan'ı
bir antimadde bombasından kurtarmaya çalışmaktadır. Star Trek’in yıldız gemisi Atılgan, ışıktan
daha hızlı yolculuk için antimadde kullanmaktadır.
Ancak
antimadde, sadece bilimkurgu ürünü değildir; gerçektir! Antimadde, normal atom
altı parçacıkların zıttı özelliklere sahip atom altı parçacıkları ifade eder;
yani antimadde, normal maddenin zıttıdır.
İşte Genel Hatlarıyla Maddenin Ters İkizi…
(İntro)
(Telegram Bilgilendirmesi)
Paul Dirac denklemiyle ortaya çıkarılmış ve daha
sonraki gözlemlerle de varlığı doğrulanmıştır. Antimadde en basit haliyle normal
maddenin zıttıdır. Daha da özelleştirecek olursak, antimaddenin
atomaltı parçacıkları, normal maddeye göre zıt özellikler taşımaktadır. Bu
atomaltı parçacıkların elektrik yükleri, normal maddenin atomaltı
parçacıklarının tam tersidir. Antimadde, Büyük Patlamadan sonra normal maddeyle birlikte
oluşmuştur; fakat sebebinin ne olduğunu bilim insanları tam anlamıyla
bilemeseler de, evrende oldukça nadir bulunmaktadır.
Büyük Patlamadan
sonra antimadde-madde etkileşimi neden bizi yok etmedi ?
Kuramsal olarak, büyük patlama
eşit miktarda madde ve antimadde yaratmıştır. Madde ile antimadde
karşılaştığında yok olurlar ve geride enerjiden başka şey kalmaz. Dolayısıyla
ilkesel olarak, hiçbirimiz varolmamalıydık.
Ama buradayız. Fizikçilerin şu
ana dek söyleyebildiği kadarıyla da bunun nedeni, sonuçta milyarlarca madde-antimadde
çiftinden birinde fazladan bir madde olması düşüncesindedirler.
Şimdi gelin Antimaddenin
tarihine bir bakalım…
20. yüzyılın başlarında iki önemli teori olan Kuantum
Mekaniği ve görelilik kuramı fiziği temellerinden sarsıyordu.
1905 yılında Albert Einstein'ın meydana çıkardığı özel görelilik kuramı
uzay-zaman ve kütle-enerji arasındaki ilişkiyi açıklıyordu. Bu sırada yapılan
deneyler ışığın bazen dalga, bazen de küçük parçacık akımları halinde
davrandığını gösteriyordu. Max Planck 'ın önerdiği teoriye göre ışık
dalgaları "kuanta" adı verilen küçük paketçikler halinde
yayılıyordu, bu ışığın hem dalga hem parçacık halinde yayılması anlamına
geliyordu.
1920'lerde fizikçiler atom ve bileşenlerine aynı kavramı
uygulamaya çalışıyorlardı. 1920'lerin sonunda Erwin
Schrödinger ve Werner Heisenberg yeni kuantum teorisini
keşfettiler. Bundaki tek sorun teorinin görecelik teorisine uygulanabilir
olmayışı yani sadece yavaş hızlardaki parçacıklar için geçerli olup ışık hızına
yakın hareket edenler için sonuç vermemesiydi.
1928'de Paul Dirac problemi çözdü. Elektron davranışını
tanımlamak için özel göreliliği ve kuantum teorisini bir araya getiren bir
denklem yazdı. Dirac'in denklemi, ona 1933 Nobel Fizik Ödülünü getirdi,
aynı zamanda başka bir problem yarattı: x2=4
denkleminin iki çözümü olduğu gibi Dirac denkleminin de biri pozitif enerjili
diğeri negatif enerjili elektronlar için olmak üzere iki çözümü
vardı. Fakat klasik fiziğe göre bir parçacığın enerjisi daima pozitif bir sayı
olmalıydı.
Dirac bunun, her parçacığın kendisiyle tıpatıp aynı ama yükü zıt
olan bir karşıt parçacığı olacağı anlamına geleceğini açıkladı. Örneğin
elektron için her yönüyle aynı ama pozitif yük içeren bir karşıt elektron
olmalıydı. Nobel konferansında karşıt maddeden oluşan tamamen yeni bir evrenin
varlığını kurgulamıştı.
Şimdi. Kanıtlara
tekrar gelirsek. Antimadde büyük patlamada kaybolup gitti mi? Hayır. Madde ve
antimadde ilk başta ortaya çıkan bir enerjinin sonucuydu. Ve enerji söz konusu
olduğunda madde ve antimadde her zaman oluşabilir. Ve bu noktada kim giriyor
devreye? Elbette Albert Einstein ve ünlü formülü E=mc2’nin Farkı. Bu denklem
söylediği şey Enerji eşittir kütle.. Yani enerjiyi maddeye dönüştürebiliriz. Bu
durumda ortaya bir madde ve bir de antimadde çıkıyor. Fakat bu denkleme göre
maddeyi de enerjiye dönüştürebiliyoruz. Bunu nasıl yapıyoruz peki? Evet.
Antimadde ile maddeyi birleştirerek. Birbirlerini yok ettiklerinde ortaya
enerji çıkıyor. İşte burada işler çılgınlaşıyor. Işık hızının karesi devreye
giriyor. Bu şu anlama geliyor. Çok küçük bir maddeyi enerjiye dönüştürdüğünüzde
ortaya inanılmaz bir enerji çıkıyor. Bir videomda da verdiğim örnekte olduğu
gibi tek bir atacı oluşturan atomları antiatomlarla bir araya getirdiğinizde
bir atom bombasına eşdeğer bir güç ortaya çıkıyor.
Bu dev enerji
potansiyeli ise bilimsel bir gerçek olmasına rağmen bilim kurgunun da konusu
olmuştur haliyle. Melekler ve Şeytanlar isimli kitapta hatırlayın Vatikan’ı bir
antimadde bombasından kurtarmaya çalışıyorlardı.
Antimadde dediğimiz
gibi madde ile birlikte varolup anında birbirini yok eden bir oluşum, çok kısa
sürelerle var olduğu için de yakalanması ve saklanması çok zor.
Aslında antimadde her an, çok yakınımızda! Az
miktarda antimadde, kozmik ışınlar ve uzaydan gelen enerjisel parçacıklar
şeklinde Dünya üzerine sürekli olarak yağmur gibi yağar. Dünya'ya ulaşan bu
antimadde parçacıkları metrekare başına 1-100 antimadde parçacığı düzeyinde
olabilir. Bilim insanları, antimaddenin fırtınaların üzerinde de oluşabildiğini
göstermişlerdir. Yani antimaddeyi bulmak için fazla uzağa bakmamıza gerek
yoktur.
Bunun yanında muz, evet bildiğiniz muz da antimadde üretir. Muzda
çok küçük miktarda potasyum-40 bulunur ve bu bozunurken 75 dakikada bir bir
pozitron çıkarır. Biz de öyle. İnsan bedeninde de potasyum-40 mevcuttur ve biz
de antimadde üretiyoruz. Ama dediğim gibi madde ile etkileşime girdiği anda yok
olduğu için fark etmiyoruz.
Bununla birlikte
bahsettiğimiz devasa enerjiyi elde edebilmek elbette tüm insanlığa seviye
atlatabilecek bir olay. Bu nedenle farklı laboratuvarlarda antimadde
yakalanmaya çalışılıyor. Fakat bugüne kadar Fermilab, CERN ve Almanya’daki DESY
gibi merkezlerde toplamda 18 nanogram, yani bir gramın milyarda 18’i kadar
üretilebildi. Bu da ancak evinizdeki ampulleri yakabilecek bir enerji demek.
Bir de nötrinolar
söz konusu. Garip parçacıklar. Bu parçacıkların anti-maddesi henüz
keşfedilmedi. Yani teoriye göre nötrinoların antimaddeleri de kendileri. Çünkü
yükleri yok bu parçacıkların. Büyük patlamadan sonra ortaya çıkan
madde-antimadde asimetrisine de bu parçacıkların neden olduğu düşünülüyor.
Fakat gördüğünüz
üzere işimiz çok zor. İnanılmaz bir güç, görünmeyen bir güç söz konusu. Bunu
yakalamaya çalışıyoruz ama olmuyor. Ne yaparsak yapalım olmuyor. Fakat bunun
bir yolu bulunduğunda. Antimadde üretip, saklayıp kullanabilecek seviyelere
gelirsek olabilecekleri tahmin edebiliyor musunuz?
Madde – Antimadde çarpışmaları, sahip olabileceğimiz en yoğun ve
en saf enerjiyi üretmektedir. Gelecekte bir gün uzay gemilerinde roket olarak
kullanılabilir. Enerji santralleri ile şehirlerimizi ve kolonilerimizi
aydınlatabilir,. Ancak böyle şeyler için ihtiyaç duyacağımız antimadde
miktarını üretmekten henüz çok uzağız.
İnsanoğlunun bugüne kadar ürettiği antimadde, şu anda sadece bir
ampulü bir saniyeliğine aydınlatmaya yetecek miktardadır. Yeterli miktarda
antimaddeyi üretmenin pratik bir yöntemini bulursak; parçacık fiziğinden,
yıldızlar arası görevlere kadar bir alanda yeni imkanlar sunabilir bize. Ancak
ne yazık ki bugün ve yakın gelecekte böyle imkanların sadece hayalini kurmak
durumundayız.
Antimadde üretebilmenin yolunu bulduk diyelim. Peki
biz antimaddeyi incelemek istediğimizde nasıl saklayacağız? Antimaddeyi
inceleyebilmek için bir kısmını saklayabilmenin de yolunu bulmalıyız. Çünkü
biliyoruz ki antimadde madde ile birleştiğinde hızlı şekilde enerjiye
dönüşmektedir. Bilim insanları; proton, elektron ve antiproton gibi yüklü
parçacıkları Penning kapanı adı
verilen cihazların içinde tutabilmektedirler.
Parçacıkların manyetik ve elektrik alanlarının
sayesinde kapanın duvarlarına çarpması engellenmektedir. Fakat Penning kapanı,
yüksüz olan nötr parçacıklar üzerinde çalışmamaktadır, bu sebeple elektrik
alanlarının içinde tutulamamaktadırlar. Bunun yerine Loffe kapanı adı verilen
sistem ile tüm yönlerde artan bir manyetik alan meydana getirecek şekilde
parçacıklar manyetik alanın en zayıf olduğu yerde tutulabilmektedir. Çok ilginç
bir keşif, Dünya’ya yağan antiprotonların bir kısmının, Dünya’nın manyetik
alanı tarafından antimadde kapanı şeklinde yakalanabildiği Dünya
etrafındaki Van Allen radyasyon kuşaklarında
keşfedilmiştir.
Ayrıca Bilim
insanları antimaddeyi daha fazla üretebilmeye ve tüm özelliklerini
keşfetmeye çalışa dursunlar, tıp alanında özellikle vücudun ve iç
organlarımızın yüksek çözünürlüklü resimlerini alabilmek için antimadde
çoktandır kullanılmaktadır. Pozitron
emisyon tomografisi (PET) adı verilen yöntem ile belli
hastalıkların tanısı yapılabilmektedir.
Antimaddenin en iyi özelliği maddenin ters
ikizi olarak KEŞFEDİLMEK İSTEMEMESİDİR. Maddenin aksine inatçı, utangaç ve
gizemlidir aynı zamanda Galaksileri yok edebilecek güce sahiptir.
Ama unuttuğumuz bir şey var: Büyük Patlamanın kaçak antimaddesi hala
ortalıkta. Umalım ki kendine denk miktarda madde bulmasın
!!!
İleriki videolarda görüşmek üzere…
Antimadde maddenin içindedir.
YanıtlaSilMadde antimadde birlikte maddeyi oluşturmaktadır.
u kuarkın antisi anti u kuarkdır.
İkisi de maddenin içindedir.
Karanlık maddede kuarkların içindedir.
Hasan Hoca